osmanlı’da kahvehaneler — II; osmanlı toplumunda kahvehaneler
Kahve kültürünün yaşandığı özel sosyal mekanların adı olan kahvehaneler, XVI. yüzyılda önce Arabistan, İran ve Anadolu’da yaygınlaşmıştır. XVII. yüzyıldan itibaren ise bir moda haline gelerek Avrupa’da da çoğalmaya başlamıştır.
Kahvehaneler, toplumsal paylaşımın gerçekleştiği ve geçmişin yad edildiği kültürel mekanlar olarak Türk insanının yaşamında önemli bir yer tutmuştur. Bir “sohbet kültürü”ne sahip olan Türk toplumunun, dinsel açıdan “meşru” kabul edilen kahve kahvehaneye sahip çıkması ve bu unsurları yaygınlaştırması, bir çok toplumdan daha hızlı ve kapsamlı olmuştur.
Kahvenin insanlar arasında dah çok rağbet görmesi ve kahvehanenin toplumsal bir kurum olarak yaygınlaşması ise İstanbul’a gelmesiyle gerçekleşmiştir.
Kahve, resmi kayıtlara göre, İstanbul’a ilk olarak 1543 yılında gelmiştir. O tarihte Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman’dır.
İstanbul’da ilk kahvehanelerin açıldığı tarihle ilgili kaynaklarda birbirinden farklı görüşler bulunmakla birlikte, genel olarak ilk kahvehanelerin 1550’lerin başlarında açıldığı kabul edilmektedir. Alman araştırmacı Land Avrupa’da ilk kahvehanenin 1551’de İstanbul’da; İsmail Hami Danışmend ise Kanuni devrinde 1555’te faaliye geçtiğini ifade etmektedir. Dönemin tarihçilerinden Ali Mustafa Efendi’ye göre Arap coğrafyasında uzun zamandan beri bilinen kahvehaneler İstanbul’da 1553’te ortaya çıkmıştır.
Ali Mustafa Efendi “Mevaidün Nefais fi Kavaidi’l Mecalis” adlı eserinde ilk kahvehanelerin açıldığı atmosferi şöyle yorumlamaktadır:
“Arabistan’ta eskiden beri bulunan kahvehaneler 960’dan (1553) bu yana yüce başkentte, yani İstanbul’da ve başka Osmanlı ülkelerinde de ortaya çıktı. Bu büyük toplantı yerleri, iyileri ve kötüleri içinde barındırarak, bilginlerin de ayak takımının da kaynağı olmuştur. Çünkü buralardaki toplantılara katılanlar, dervişler ve bilginler sınıfıdır ki, amaçları birbirini görüp sohbet etmek, kahve içip çabucak keyiflenmektir. Yabancılarla yoksullarda oraya gidiyorlar. Yabancıların evleri ve sığınacak yerleri yoktur; yoksulların da başka yerde toplanmak için dünyalık ve paraları yok. Bu yüzden kahvehalere yöneliyorlar”
XVII.yüzyıl tarihçilerinden Peçevi (Peçuylu) İbrahim ise İstanbul’un ilk kahvehanesinin ticaretin en canlı merkezi olan Tahtakale’de Halep’ten ve Şam’dan gelen Hekim ve Şems adındaki iki kişi tarafından açıldığı söylenmektedir. 1554–1555 senesine kadar İstanbul’da kahvehane olmadığını söyleyen Peçevi açılan ilk kahvehaneyi detaylı bir şekilde anlatmıştır:
“Dokuz yüz altmış iki (1554) tarihine gelinceye kadar başkent İstanbul’da ve kesinlikle bütün Rum ilinde kahvehane yok idi. Söylenen yılın başlarında Halep’ten Hakem adında esnaftan bir adam ile Şam’dan Şems adlı kibar bir kişi gelip Tahtakale’de açtıkları birer büyük dükkanda kahve satmaya başladılar. Keyiflerine düşkün bazı kişiler, özellikle okuryazar takımından birçok büyük kimse bir araya gelmeye ve yirmişer, otuzar kişilik toplantılar düzenlemeye başladılar. Kimisi kitap ve güzel yazılar okur, kimisi tavla ve satranç oynardı. Bazen yeni yazılmış gazeller getirip şiir ve edebiyattan söz edilirdi. Ahbap toplantıları yapmak için büyük paralar harcayarak ziyafet çeken kimseler artık bu masraftan kurtulup bir iki akçe kahve parası vermekle toplantı safası sürmeye başladılar.”
Şehir hayatına giren kahvehanelerin sayısı kısa zamanda arttı. Tiryakilerin ve elit kesimin uğrak yeri olan kahvehaneler, beklenmeyen bir ilgi görmüştür. Tiryakiler, bu içeceğe “kara inci” adını da vermişlerdir.
Kahve içmek ve sohbet etmek amacıyla buralarda toplanan muhtelif zümrelerden değişik kültür seviyelerinden insanlar yeni bir kültür ortamı, sosyalleşme mekanı ve siyasi iktidar karşısında seslerini duyurabilecekleri bir kamusal alana kavuştu. Kanuni Sultan Süleyman’ın son dönemlerinde İstanbulda elli kahvehanenin olduğu belirtilir. 1792’de düzenlenen defterlere göre bu sayı 1631’e, 1821’de ise 2076’ya ulaştı. İlk başlarda aşırı bir yenilik diye görülen kahvehane çok geçmeden normal sayılmış ve toplumun ekonomik, sosyal, kültürel ihtiyaçlarını karşılayan bir merkez konumuna gelmiştir.
Toplumsal yaşamın kamusallaşması yönünde en önemli kahvehanelerden biri olan kahvehaneler İstanbul halkının ev-cami-çarşı üçgeninde biçimlenen gündelik yaşamında dindışı bir uzam açılımı sunması, insanların doğrudan birbirleriyle yüzyüze diyaloğa girme olanağı sunmasıyla yeni bir yaşam alanı açıyordu.
Kahvehanelerin toplum hayatına hızlı sayılabilecek bir biçimde girmesiyle birlikte artık mahalle hayatı kahvehane etrafında biçimlenmeye başlamıştır. Bu biçimlenmenin toplumsal değişikliklere karşı gelişen dinemiklerin de harekete geçmeye başlamasını beraberinde getirmiştir. Öncelikle bir sohbet mekanı olduğu düşünülen kahvehanelerin zamanla eğlenme, dinlenme, toplanma, gazete okuma, gündemi takip etme, boş zaman geçirme, kültürel etkinlikleri meydana getirme gibi farklı işlevleri de üstlendiği görülmektedir. Toplumsallık, aile bağları ve iktidar yapılarının bazen kıyasıya eleştirdiği yapılar dışında kahvehaneler çok önemli olarak Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan toplum katmanları için toplumsal ve siyasal baskıyı esnetmeye yönelik bir nevi rahatlama, ferahlama gibi önemli işlevler de üstlenmişlerdir.
Yazılı kültürün yaygın olmadığı, Osmanlı toplumunda kahvehaneler, sözlü kültürün tesis ve devamının en önemli araçlarından birisi olmuştur. İlk kurulduğu zamanlardan itibaren kahvehaneler, müdavimleri için okuma salonu olarak da hizmet vermişlerdir. Tarihçi Peçevi bu durumu eserinde şöyle dile getirmektedir:
“Keyiflerine düşkün bazı kişiler, özellikle okuryazar takımından birçok büyük kimse bir araya gelmeye ve yirmişer, otuzar kişilik toplantılar düzenlemeye başladılar. Kimisi kitap ve güzel yazılar okur, kimisi tavla ve satranç oynardı. Bazen yeni yazılmış gazeller getirip şiir ve edebiyattan söz edilirdi. Ahbap toplantıları yapmak için büyük paralar harcayarak ziyafet çeken kimseler artık bu masraftan kurtulup bir iki akçe kahve parası vermekle toplantı safası sürmeye başladılar.”
osmanlı’da kahvehaneler serisi;
· osmanlı’da kahvehaneler — I; kahvehane, oluşumu ve yayılış süreci
· osmanlı’da kahvehaneler — II; osmanlı toplumunda kahvehaneler
· osmanlı’da kahvehaneler — III; kahve ve kahvehanelere yönelik yaptırımlar
· osmanlı’da kahvehaneler — IV; kahve ve kahvehanelere yönelik fetvalar
· osmanlı’da kahvehaneler — V; seyyahların kahvehane merakı
· osmanlı’da kahvehaneler — VI; kahvehanelere kimler giderdi?